İSMAİL SARIÇAY
E-Posta: isaricay@gmail.com
Bir varmış bir yokmuş. Pireler berber iken, develer tellâl
iken, ben ninemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, evvel zaman içinde
kalbur saman içinde bir yedi oğlaklı ala keçi varmış.
Bu ala
keçinin yedi oğlağı varmış. Oğlakların kimisi siyah, kimisi beyaz, kimisi de
anaları gibi alaymış.
Bu
ala keçi her gün kırlara karnını doyurmaya ve yavrularına süt oluşturmaya
gidermiş. Giderken de yavrularına bazı uyarılarda bulunurmuş.
Ala keçinin yavrularına uyarıları şöyleymiş.
Aman yavrularım sakın ola şu söyleyeceklerime çok dikkat edin
dermiş.
Kapıyı benden başka kimseye açmayın.
Ben gelince size söyle seslenirim.
Yavrularım ben geldim kapıyı açın derim.
Yavrularım demezsem o ben değilimdir. Sakın kapıyı açmayın.
Eğer sesimden şüphelenirseniz ön ayağımı göstermemi isteyin.
Bakın benim ön ayağım siyah beyaz. Yani aladır.
Sakın ha bu söylediklerimi unutmayasınız diye oğlaklarına
nasihat ve uyarılarda bulunurmuş.
Bir gün yine ala keçi dağlara otlamaya giderken bir aç kurt
ala keçiyi görmüş.
Kurdun aklına hemen komşusu olan, ala keçinin oğlakları
gelmiş. Anaları yokken şu oğlakları taze taze yiyeyim demiş.
Hızlı adımlarla ala keçinin evinin yolunu tutmuş. Kapıyı tık
tık diye vurmuş. Oğlaklardan birisi kim o? diye seslenmiş.
Aç kurt;
Ben annenizim açın kapıyı ben geldim demiş.
Oğlaklar içerden seslenmişler;
Sen bizim anamız değilsin git demişler.
Bizim anamız bize yavrularım açın kapıyı, ben geldim derdi,
sen demedin demişler.
Kapıyı açmamışlar.
Kurt içeri giremeyeceğini anlayınca geri dönüp gitmiş.
Kendince düşünüp planlar yapmaya başlamış.
Demek ki, ala keçi eve gelince, yavrularım açın kapıyı
diyerek sesleniyor. O halde tekrar gideyim ben de öyle sesleneyim demiş.
Aç kurt tekrar ala keçinin evine varmış. Kapıyı yine tık tık
vurmuş ve oğlaklara şöyle seslenmiş.
Açın kapıyı yavrularım ben geldim demiş.
Oğlaklar içerden, senin sesin anamızın sesine hiç benzemiyor.
Bizim anamızın sesi inceydi. Halbuki senin sesin kalın. Sen bizim anamız
olamazsın demişler.
Aç kurt böylece ala keçinin sesinin de ince olduğunu
öğrenmiş.
Geri dönüp gitmiş.
Aç kurt kendi kendine demiş ki ,şimdi buldum buldum.
Eğer ben sesimi ala keçinin sesi gibi incelterek;
Açın yavrularım ben geldim dersem açarlar. Böylece dişime
göre olan oğlakları afiyetle yerim demiş.
Hemen yola koyulmuş, doğru ala keçinin evine. Kapıyı tekrar
tıklatmış. Ala keçinin sesini taklit ederek, yavrularım ben geldim açın
kapıyı demiş.
Oğlaklar içeriden evet sesin anamızın sesine benziyor. Anamız
gibi yavrularım diyorsun ama hele şu ön ayağını kapının altından bir uzat
bakalım. Anamızın ayağı gibi ala mı? demişler.
Aç kurt buna hazırlıklı değilmiş ama, mecburen kapının
altından ayağını uzatmış.
Oğlaklar, bizim anamızın ayağı değil bu. Senin ayağın boz.
Bizim anamızın ayağı ise alaydı. Açamayız demişler.
Aç kurt yine içeriye girememiş ama oğlaklardan ala keçinin
bütün özelliklerini de böylece öğrenmiş.
Aç kurt hemen bir değirmenciye gitmiş, biraz un istemiş.
Değirmenci aç kurda ne yapacaksın sen bu unu. Benim bildiğim
sen etle beslenirsin demiş.
Aç kurt;
Benim bir ala keçi komşum var. Ona götüreceğim demiş.
Değirmenci aç kurda bir miktar un vermiş. Güle güle deyip
kurdu uğurlamış.
Kurt değirmenciden aldığı unu bacaklarına sürerek ala keçinin
bacaklarına benzetmiş.
Hemen tekrar ala keçinin evinin yolunu tutmuş. Kapıyı tekrar
tıklatmış. Oğlaklara ince bir sesle yavrularım açın kapıyı ben geldim demiş.
Oğlaklar içeriden tamam sesin anamın sesine, sözlerin de
anamızın sözlerine benziyor. Uzat bakalım şu ön ayaklarını. Bakalım anamızın
ayaklarına benziyor mu? demişler.
Aç kurt, un ile ala yaptığı ayaklarını kapının altından
uzatmış. Bakın yavrularım gördünüz mü ben ananızım demiş.
Kurdun unla alacalanmış ayaklarını gören oğlaklar tamam tamam
anacığım, şimdi açıyoruz kapıyı demişler.
Oğlaklar kapıyı açar açmaz aç kurt dalmış içeriye. Yakaladığı
her oğlağı bir nefeste yutmuş.
Beyaz oğlak, hemen evdeki un küpünün içine saklanmış. Aç
kurt, diğer altı tane oğlağı çiğnemeden yutmuş.
Başka oğlak var mı diye evin her tarafını arayan kurt, küpün
içine baktıysa da un gibi beyaz olan oğlağı görememiş. Böylece yedi
kardeşten sadece beyaz oğlak kurtulmuş.
Altı oğlakla karnı iyice şişen kurt, başka oğlak kalmadı diye
evden çıkmış giderken, iyice susamış.
Evin yakınında bulunan bir çeşmeye varmış. Suyu içmiş içmiş,
karnı iyice dolmuş. Kıpırdayacak tarafı kalmamış kurdun.
Haydi şu ağacın gölgesine yatayım da artık güzel bir uygu
çekeyim demiş. Uyuyuş o uyuyuş olmuş. Öyle derin bir uykuya dalmış ki,
avcılar bile gelse duyacak hali yokmuş. Adeta bayılmış.
Bu arada akşam yaklaşmış. Ala keçi karnını doyurmuş.
Memelerini sütle doldurmuş. Artık gideyim de sütümü yavrularıma bol bol
emzireyim demiş.
Ala geçi eve gelip baktıysa, evin bütün kapıları ardına kadar
açılmış.
Yüreği cızzzz etmiş.
Eyvah! yavrularıma bir şeyler mi oldu yoksa diye mırıldanmış.
Koşarak evin içine girmiş. Endişeyle hem evinde dolaşıyor hem
de yavrularım ben geldim, yavrularım ben geldim ,neredeyseniz çıkın çıkın
demiş.
Beyaz oğlak hemen anasının sesinden anlamış. Küpün kapağını
yavaşça kaldırarak dışarıya bakmış ve anasını görmüş.
Anacığım anacığım ben buradayım demiş.
Yavrum kardeşlerin hani nerede diye sormuş.
Beyaz oğlak titrek bir sesle, bütün olan bitenleri tek tek
anasına anlatmış
Ala keçi peki yavrum o canavar kurt ne tarafa gitti gördün mü
demiş.
Beyaz oğlak, anacığım çeşmeden tarafa gitmiş olmalı. Hele
gidip uzaktan bir bakalım demiş.
Hemen alel acele çeşmeye koşmuşlar. Bir bakmışlar ki canavar
kurt çeşmenin yanındaki ağacın dibine serilmiş yatıyor.
Ala keçi yavrusuna, çabuk benim ak yavrum, bir makas,
çuvaldız ve iplik alıp gelelim evden demiş.
Beyaz oğlak anacığım sen burada kurdu gözetle, ben hemen
evden dediklerini alıp geleyim demiş.
Beyaz oğlak buna bir anlam veremese de bir anda zıplaya
zıplaya gidip evden makas, çuvaldız ve ipliği getirip gelmiş.
Yavaşça kurda yaklaşmışlar. Bakmışlar ki kurdun ne uyanacak
hali var, nede onları duyacak hali. Kurt kendinden geçmiş.
Kurdun karnında oğlaklar, ana bizi kurtar, ana bizi kurtar
diye inim inim inliyorlarmış.
Ala keçi hemen makası eline almış, kurdun karnını yarmış.
Altı tane yavrusunu ölmeden kurdun karnından çıkarmış.
Ala keçi kurtulan yavrularına seslenerek;
Çabuk yavrularım, şuralardan taş toplayıp gelin, kurt
uyanmadan karnına doldurup dikelim demiş.
Bütün yavrular seferber olmuş, taşları toplamışlar ve kurdun
karnına doldurmuşlar.
Taşları kurdun karnına doldurduktan sonra karnını alel acele
dikmişler. Hemen oradan uzaklaşarak kurdu görecekleri bir tepeye
gizlenmişler. Bakalım kurt uyanınca ne yapacak diye izlemeye başlamışlar.
Canavar kurt bir süre sonra uyanmış. Yavaş yavaş kalkmış ama
durmadan sağa sola sendeleyerek yürüyormuş.
Kurt kendi kendine, haydi şu çeşmeden bir daha su içeyim de,
ondan sonra gideyim demiş.
Başlamış çeşmeden su içmeye. Kurt su içtikçe karnından sular
şakır şakır aşağıya dökülüyormuş.
Bir süre sonra karnındaki dikişlerin sökülmesiyle birlikte
bütün taşlar şakur şukur yere düşmüş.
Kurt hemen oracıkta çeşmenin önüne yıkılıvermiş.
Hem can çekişiyor hem de ağzından şu cümleler dökülüyormuş.
Çaya gittim çaylandım
Çeşmeye gittim suylandım
Ben kurt oğlu kurt iken
Bir ala keçiye avlandım
diyerek can vermiş.
Masalımızda burada bitti
<<Ana
sayfa |