Gençlik bir milleti ayakta tutan en büyük güçtür. Gençlik bir
ülkenin dinamizmi,geleceği,ufku ve yarınlarının sahibi olacak
nesillerdir. Eğer bir millet genç nesillerine sahip
çıkmaz,onları maddi, manevi varlıklarıyla ve çağın
bilgi,teknoloji ve sanat dallarıyla donatamazsa,bir başka
deyimle onları çağa uygun şartlarla eğitemezse o ülkenin
geleceği karanlıktır,kaostur,sahipsizdir ve geri
kalmışlıktır.
Bunun
sonucu madden ve manen çöküşün bütün temelleri atılmış,her
türlü toplumsal hastalıkların besin kaynakları oluşmuş
demektir.
Bizde bu yazımızda gençliğimizin yaşadığı hastalıkların
başında gelen uyuşturucu ve alkol kullanma alışkanlıkları
üzerinde durup elimizden geldiğince gençlerimizi uyarmaya ve
onları alkol ve uyuşturucu tacirlerine karşı uyanık
olmaya çalışacağız.
Çağımızın vebası olarak bilinen ”UYUŞTURUCU” çağımız gençliğini derinden
etkilemekte,bunalımlar ve onarılması güç yıkımlar meydana
getirmektedir. Gençler,maddi ve ruhi bunalımlarını uyuşturucu
vasıtasıyla güya unutmaya çalışmakta ve sorunlarından aldatıcı
da olsa kurtulmaya çalışmaktadırlar. Hatta “ALTIN VURUŞ” dedikleri ölüme
yolculuğu,kurtuluş olarak görmektedirler.
Ne acıdır ki bütün bu sonuçlar
toplumu derinden sarsmakta,nice gençleri felâketlere
sürüklemekte,nice anne ve babaları kahretmekte, onların
dünyalarını yıkmaktadır. Halbuki sorunları tehlikeli yollarla
unutmaya çalışmaktansa,gerçekleri kabul edip zorda olsa çözüm
yolları aranmalıdır.
Elbette insan kendini kolaycılığa ve
en hafif sorunlara göre hazırlarsa,gelecekte başına
gelebilecek ağır problemler karşısında bocalayacaktır. Onun
için insan kendisini en ağır koşulları göğüsleyebilecek
şekilde madden ve manen yetiştirdiği taktirde altından
kalkamayacağı hiç bir problemin olacağını sanmıyorum. Çünkü
her problemin öyle veya böyle bir çözüm yolu bulunur.
Üstelik kendini uyuşturmakla veya
canına kıymakla neyi halledeceksin. Sanki karşısında
bocaladığın ve yenilgiyi kabul ettiğin problem sen kendini
uyuşturunca veya canınla ödeyince çözülecek mi? Eğer böyle bir
yolla çözülebileceğine inanıyorsa bir insan,ya cehaletin
girdaplarında yüzüyordur yada ruhi bunalımlar içerisinde
bocalıyor demektir. Bu da kişinin derhal ve gönüllü olarak
tedavi olmasını gerektirir. Bundan da korkmamak
gerekir.
Yaşadığımız çağın baş belası,insan ve toplumların sonunu
hazırlayan tuzak, ‘ALKOLİZM VE UYUŞTURUCU’
dur.
İnsan ve insanlığı korumak
isteyen, bu iki tehlikeye karşı uyanık olmak zorundadır. Dünya
genelinde istatistikler gözden geçirilir,günlük basın ve medya
iyi izlenirse,günümüz insanı ve toplumlardaki bela ve
felaketlerde “ALKOL VE
UYUŞTURUCU”nun izleri hemen gözükür. Bunlardan
birisi ülkemizde olan trafik kazalarıdır. Trafik kazaları
ülkemizde bir felaket haline gelmiş,her yıl binlerce
insanımızı bu kazalarda maalesef kaybediyoruz ve sakat
bırakıyoruz.
Ülkemizde olan trafik kazalarının
%61’nin alkollü insanlar tarafından yapıldığı
yetkililerce açıklanmaktadır.
Televizyon haberlerinde her gün şahit olduğumuz trafik
kazalarının büyük çoğunluğunda arabaların içinden bira
şişeleri çıktığını dehşetle izliyoruz. Buna rağmen öyle
anlaşılıyor ki hiç kimse bunlardan ibret de almıyor,ne yazık
ki tedbir de almıyor. Bu arada nice çocuklar yetim ve
öksüz,nice ana ve babalar evlatsız, niceleri de dul ve eşsiz
kalıyor. Ayrıca trilyonlarla ifade edilen maddi kayıplar da
meydana gelmektedir.
Gelişen ve zenginleşen dünyanın,pek çok sıkıntıyı aşmasına
rağmen bu iki bela ile yeteri kadar mücadele ettiği
söylenemez. Hatta bu iki belanın birer
SÖMÜRÜ VE
UŞAKLAŞTIRMA vasıtası
olarak kullanıldığı söylenebilir.
Günümüz toplumlarını rahatsız eden;
TERÖR,BÖLÜCÜLÜK,
İNTİHAR, CİNAYET ve
TRAFİK BELASINDA bu iki
illetin çok büyük rolü vardır. İntihar saldırılarında
kullanılan fertlerin uyuşturucu müptelalarından seçilmesi
tesadüfi değildir. Dünyada olduğu gibi,son yıllarda Türkiye de
de UYUŞTURUCU VE
ALKOLİZM’in belli
çevrelerce teşvik edilip yaygınlaştırılmakta olduğu
gözlenmektedir.
PKK’yi Türkiye’nin başına bela edenler PKK’nin arkasındaki
asıl güçlerin”UYUŞTURUCU
ve ALKOLİZMİ” gizlemede oldukça başarılı oldukları
görülmektedir. Gençlerin kandırılıp tuzağa düşürülmesi,bölücü
hareketler ve çeteler hep bu alkolizm ve uyuşturucudan
sağlanan paralarla beslenmektedirler.1990’lı yılların
başlarında görüldüğü üzere SOVYETLER BİRLİĞİ’nin çöküşünü
hazırlayan en büyük sebeplerden birinin de ALKOLİZM(özellikle
VOTKA) olduğu SOVYET bilim adamlarınca da kabul
edilmektedir.
Eğer gerekli tedbirler alınmazsa yakın
gelecekte de ülkemizin büyük tehlikelerle karşı karşıya
kalması kaçınılmazdır. Çok kısa zaman öncesi PKK’nin yapmış
olduğu intihar saldırılarında kullandığı militanlara
uyuşturucu vererek bu eylemleri yaptırdığı devlet
yetkililerince açıklanmıştır.
Gençlerimizi bu tuzağa çekmek isteyenler,onlara pembe laflar
söyleyerek kandırmaya çalışmakta ve içlerine
çekmektedirler.

Sigaraya alışır gibi, Alkol ve
Uyuşturucuya alışan kişiler bu alışkanlıklarını
ÇAĞDAŞLIK
ve EĞLENCE vasıtası olarak
sunmakta,sıkıntılardan kurtulma yolu olarak kabul ettirmeye
çalışmaktadırlar. Hatta alkol ve uyuşturucu almamak,
TUTUCULUK,
GERİ KAFALILIK VE ÇAĞDIŞILIK olarak suçlanmakta ve gençleri bu
suçlamalarla baş başa bırakarak alkol ve uyuşturucu almaya
zorlamaktadırlar.
Uyuşturucu,özellikle gelişmiş ülkelerin baş belası
haline gelmiş,gençliğini bu zehrin pençelerine kaptırmış batı
ülkeleri son 15-20 yıldır kendi geleceklerini nasıl
kurtarabileceklerinin hesaplarını yaparken,bu illet sessiz
sedasız ülkemize de bulaşmıştır. Uyuşturucu bizim hem milli
hem de dini inançlarımıza ters düşmesi ve güçlü aile yapımıza
zarar veremeyeceği düşüncesiyle, ilk zamanlar ülkemizde pek
dikkate alınmamıştı.
Ancak
ülkemiz üzerinde emelleri olanların gençlerimizi de bu
bataklığa itmeleri gecikmemiştir. Ülkemiz uyuşturucu
trafiğinde köprü haline getirilmiş,maalesef gençlerimizden bir
kısmı bu tuzağa düşmüştür. Gençlerimizi bu tuzağa düşmeden
önce uyuşturucu konusunda bilgilendirmemiz ve onlara
uyuşturucuyu ve sebep olduğu korkunç tehlikeleri tanıtmamız
gerekiyor. O halde uyuşturucunun tanımıyla işe
başlayalım.
UYUŞTURUCUNUN TANIMI:
Uyuşturucu;Sinirlere ve
sinir merkezlerine az veya çok uyuşukluk veren
morfin,kokain,eroin,afyon ve esrar gibi maddelere
denir.
Bir başka ifadeyle,uyuşturucu madde; tıbbi amaçlar dışında
kullanıldığı taktirde,insanların maddi ve manevi sağlığı
üzerinde kötü etkiler yapan,fert ve toplum için ekonomik ve
sosyal çöküntü meydana getiren,alışkanlık yapan, kanunların
bulundurulmasını, kullanılmasını ve satışını yasakladığı
maddelerdir.
Bu maddeler sindirim veya solunum organları yoluyla yada kana
şırınga yoluyla zerk edilerek alınır veya
verilir.
Uyuşturucu maddeler niteliği ne olursa olsun ister
tabii,isterse kimyasal yollarla elde edilsin sonuç olarak aynı
zararlı etkileri göstermektedir.
Uyuşturucu
madde kullanımı ve alışkanlığı insanlık tarihi kadar eskidir.
Tarih boyunca insanlar tavır,davranış ve sağlık üzerinde
etkileri olan,önceleri”DOĞAL
KAYNAKLI”
daha sonra “YAPAY
KAYNAKLI”
uyuşturucu madde ve ilaçları bulmuş ve kullanmışlardır.
Uyuşturucu madde bağımlılığı, geçmişten bu güne kadar
devam ede gelmiştir.
Yurdumuzda da uyuşturucu madde kullanımında son yıllarda
artışlar olduğu istatistiklerde belirtilmektedir.
Aşağıdaki tablo bu durumu gözler önüne sermektedir.
ZAVALLI KURTULUŞ ZANNEDİYOR!
YILLARA GÖRE
UYUŞTURUCU KULLANIMI |
YILI
|
KULLANICI
SAYISI |
1992
|
802 |
1993
|
1068 |
1994
|
2189 |
1995
|
1721 |
1996
|
2570 |
1997
|
2776 |
Tabloda görüldüğü gibi
neredeyse her yıl uyuşturucu kullananların sayısı katlanarak
artmakta ve tehlikeli boyutlara ulaşmaktadırlar. Hatta liseler
seviyesine kadar inerek okullarımız çevresinde uyuşturucu
pazarları oluşturmaya çalışıldığı, emniyet güçlerinin değişik
zamanlarda yaptıkları operasyonlarda ele geçirilen kişilerin
ifadelerinden anlaşılmaktadır.
Bu arada uyuşturucu
etkisi olup da uyuşturucu kapsamına girmeyen alımı ve satımı
serbest olan uçucu maddelerden de kısaca bahsetmekte fayda
vardır.
Bu maddeler
TİNER,BALİ vb. uçucu ve
yapıştırıcı maddeler olup genellikle kimsesiz, genç ve fakir
kesimin tercih ettiği maddelerdir. Bulunmasının kolay ve ucuz
olması bu maddenin kullanımının cezai müeyyidesinin
bulunmaması, bu maddelerin kullanılmasını artırmaktadır. Ancak
uyuşturucu madde kapsamına girmeyen bu maddeler zamanla
uyuşturucu kullanımına zemin hazırlamaktadır. Ülkemizde yakın
zamanda “TİNERCİ ÇOCUK”denilen bu genç
insanların ne kadar ürkütücü cinayetler işlediklerine hep
birlikte şahit olduk.
İstanbul ve diğer bazı şehirlerde insanları
kaçırarak(İstanbul’da bir ana-kızı kaçırarak)nasıl hunharca
katletmişlerdi hala hafızalarımızdan
silinmemiştir.
İşte tinerci denilen bir gencin
ibretlerle dolu son hali görülüyor. Yazık değil
mi?
Yine 13 eylül 1999 günü
SATANİST denilen (şeytancı yada
şeytana tapanlar) üç genç, yetkililerden ve televizyonlardan
öğrendiğimize göre uçucu madde kokladıktan sonra Şehriban
Coşkunfırat adındaki bir genç kızı şeytana kurban etme
bahanesiyle öldürüp mezarlığa kendi elleriyle gömmüşlerdir. Bu
tüyler ürperten olaylar da gösteriyor ki, bu maddelerinde
küçümsenmemesi gerekiyor.
İnsanların bu gibi
akla,ruha,bedene ve bilumum insan sağlığına zarar veren bu tip
maddelerden uzak durmaları gerekmektedir. Aksi taktirde ne
büyük felaketlere yol açabileceğini hepimiz canlı şahit olarak
gördük ve görmeye de devam ederiz.
UYUŞTURUCUNUN İNSANLAR ÜZERİNDEKİ
ETKİLERİ BAKIMINDAN
SINIFLANDIRILMASI
1-DEPRESANLAR. Akli faaliyeti yavaşlatan,merkezi
sinir sistemini bunalıma sürükleyen maddelerdir. Bu
maddeler AFYON ve türevleri olan MORFİN,EROİN ve
KODEİNİ gibi maddelerdir.
2-SİTİMLANTLAR. Bunlar heyecanlanmaya sebebiyet
veren,merkezi sinir sistemini uyaran maddelerdir. Bu
maddeler KOKA YAPRAĞI ve bundan elde edilen
KOKAİN’dir
3-HALİSİNOJENLER. Beyinde hayaller
veya görüntüler meydana getiren maddelerdir. LSD
bunlardandır.
UYUŞTURUCULARDAN
BAZILARININ KISA KISA
TANITIMLARI
1-EROİN:Koyu gri renkte olan
eroin,uyuşturucu maddelerin en tehlikelisidir. Vücuda giren 1
gram eroin beyinde 1 milyon hücrenin ölümüne sebep olur.
İnsanı 1-2 denemede bağımlı hale getirir. Bağımlı hale gelen
kişi eroini bulamadığında krize girer. Eroinin tedavisi yok
denecek kadar az, oldukça zor ve uzun sürelidir.
Eroin genellikle buruna çekilerek alınıyor. Mide
bulantıları,baş ağrılarına,halsizliğe ve asıl önemlisi de ruhi
bozukluklara sebep olur. Bağımlı hale gelen eroinman eroinsiz
hiçbir şey yapamaz duruma gelir. Adeta yaşayan bir ölü
gibidir.
2-AFYON:Çiğnenerek,yutularak
yada damardan alınarak kullanılan bir uyuşturucudur.
Kalp yavaşlaması,baş dönmesi ve ten renginin solmasına sebep
olur.
3-MORFİN:İğne ile vücuda enjekte
edilen morfin;ampul içerisinde satılır. morfin afyonun
gösterdiği yan etkileri gösterir.
4-KOKAİN:Beyaz toz halinde olan
bu madde,buruna çekilerek kullanılır. Kokain öldürücü bir
maddedir. Solunum yetersizliği,kalp durması ile ani ölümlere
sebep olur.
5-LSD:Kokusuz,tatsız,parlak
ve mavi renkte olan LSD maddesi suda eritilerek kullanılır.
Ağız ve enjekte ile alınan bu madde kokainden daha güçlü ve
tehlikelidir. İnsanı kısa süre içinde kölesi haline
getirir.
6-EXTACY:Eroin ve kokain
karışımlı,sinirlerde büyük tahribat yapan ölümcül zehir
etkileri olan kimyasal maddeler karışımı olan bir
maddedir.
7-ESRAR. Küçük miktarlarda bir
deprasan olarak iş gören,fakat daha büyük dozlarda,
HALİSİNOJENLER gibi beyinde hayaller veya görüntüler meydana
getirir. Genellikle sigara içine karıştırılarak
içilir.
8-ALKOL. Hareket kabiliyetini
sınırlayan,beyin fonksiyonlarını engelleyen maddedir. Bu
nedenle kazaların ve cinayetlerin baş sebeplerinden
biridir.
9-UÇUCU
MADDELER:Solunum yoluyla
vücuda alınan bu maddeler,kısa süreli uyuşukluk ve konuşma
yavaşlaması meydana getirirler. Genellikle 10-18 yaş
arasındaki çocuklar tarafından kullanılıyorlar. Bunlar
BALİ,DERBY gibi yapıştırıcı maddeler ve TİNER gibi boya
incelticilerden oluşmaktadır. Uyuşturucu maddelerin bütün
dünyada çok büyük bir sorun teşkil etmesi,sadece bağımlılık
yapması,insan sağlığına zararlı olması,ölümlere neden olması
değil,gelecek nesilleri tehdit edecek kadar kalıtsal
bozukluklara sebep olması,bağımlıların suç işleme eğilimlerini
teşvik etmesi,silah kaçakçılığı ve uluslararası teröre odak
noktası oluşturmasıdır.
UYUŞTURUCULARIN BAZI
ÖZELLİKLERİ
1-Canlı organizmanın
yapısını olumsuz etkiler
2-Fizik ve psikolojik
bağımlılık yapar
3-Ruhi,bedeni ve zihni
faaliyetleri bozar
4-Fert ve toplum
yapısını tahrip eder
UYUŞTURUCUYA ALIŞMA YAŞ
GRUPLARI
Yapılan son
araştırmalar uyuşturucu kullanma yaşı genelde
16-30 yaş arasında daha çok
kullanıldığını göstermektedir. Ancak
12-16 yaş arasının ise deneme
dönemi olduğu anlaşılmıştır. Bu dönem insan yaşamında
“ERGENLİK
DÖNEMİ”
olarak bilinir.
Aşağıdaki TABLO bu
dağılımı açıkça göstermektedir.
UYUŞTURUCU
KULLANANLARIN YAŞ GRUPLARI
(1997) |
YAŞ
GRUBU |
SAYISI
|
ORANI(%)
|
16’dan
küçük |
91 |
7,3 |
16-30
|
880 |
70,8 |
31-45
|
245 |
19,7 |
46-65
|
25 |
2,0 |
65’den
büyük |
2 |
0,2 |
TOPLAM
|
1243 |
100,0 |
Tabloda da görüldüğü gibi uyuşturucu
kullananların %70,8 ni 16-30 yaşarası gruplar oluşturmaktadır.
İnsanların bu yaşlarda yaşadığı psikolojik,sosyolojik ve
ekonomik problemlerden kurtuluş olarak uyuşturucuyu seçtikleri
anlaşılmaktadır.
Olgun yaş dediğimiz 31-45 yaşları
arası uyuşturucu kullanımının %20’lere yaklaşması,üzerinde
dikkatle durulması gereken bir başka husus olsa
gerek.
16 yaşından küçük
çocukların uyuşturucu kullanma oranının %7,3 olması,tehlikenin
gittikçe büyüdüğünün bir göstergesidir. Bu durum bize şunu da
ifade etmektedir. Uyuşturucu ilköğretim çağındaki çocuklara
kadar inme eğilimi taşımaktadır.
UYUŞTURUCU
KULLANANLARIN AİLEVİ DURUMLARI. (1997)
AİLESİ
|
SAYISI
|
ORANI(%) |
YOK
|
133
|
10,2
|
VAR
|
847
|
65,2
|
VAR-AYRI
YAŞIYOR |
110
|
13,0
|
TOPLAM
|
1300
|
100,0
|
Tabloda görüldüğü gibi uyuşturucu kullananların iddia edildiği
gibi çoğunun kimsesiz ve yalnız olan insanlar olmayıp,bir
ailesi olanların kullandığı görülmektedir. Bu da bize
gösteriyor ki ailelerin çocuklarına sahip çıkmaması,onlara
gerekli sevgi ve şefkat göstermemesi,arkadaş çevrelerini iyi
takip etmemeleri,çocuklarını manevi değerlerimiz yönünden
eksik bırakmaları ve çocuklara gerekli ilginin
gösterilmemesi gibi nedenler çocukları uyuşturucu
simsarlarının tuzaklarına düşürmektedir.
UYUŞTURUCU KULLANANLARIN
İŞ DURUMU.
Uyuşturucu madde kullananlar arasında yapılan ankette (1997)
düzenli bir işi olmayanlar ve işsizler çoğunlukta olmakla
birlikte düzenli işi olanlarında uyuşturucu
kullanabildikleri görülmüştür. Yapılan ankette bu durum açıkça
görülmektedir.
İŞ
DURUMU |
SAYISI
|
ORANI(%)
|
DÜZENLİ İŞİ VAR
|
500
|
37,5 |
DÜZENSİZ ÇALIŞIYOR
|
486
|
36,5 |
İŞSİZ
|
347
|
26 |
TOPLAM
|
1333
|
100.0
|
KADIN VE ERKEK
KULLANICILARIN ORANLARI İSE ŞÖYLEDİR.( 1997)
Erkeklerin kadınlara göre daha fazla uyuşturucu bağımlısı
oldukları gözlenmiştir. Aynı durum ülkemizde uyuşturucu madde
kaçakçılığına karışanlar açısından da paralellik
arzetmektedir.
CİNSİYET |
SAYISI |
ORANI
|
ERKEK |
1278
|
95,7
|
KADIN
|
57 |
4,3 |
TOPLAM
|
1335
|
100.0
|
Tabloda da görüldüğü gibi erkeklerin oranı kadınlara göre bir
hayli yüksektir.
1997
YILINDA YAPILAN ARAŞTIRMALARDA UYUŞTURUCUYA ALIŞMA NEDENLERİ
VE ORANLARI.
Emniyet güçlerince yakalanan,uyuşturucu sanıkları arasında
yapılan ankete göre, uyuşturucuya başlama nedenleri ve
oranları aşağıdaki tabloda açık şekilde
gösterilmiştir.
NİÇİN BAŞLIYORLAR(1997) |
BAŞLAMA
NEDENİ
|
SAYISI
|
ORANI(%)
|
Merak
|
522
|
39,5
|
Arkadaşlık
|
566
|
42,7
|
Eğlence
|
44
|
3,3
|
Sorunlar
|
192
|
14,5
|
TOPLAM
|
1324
|
100,0
|
Yukarıdaki tablodan da anlaşılıyor ki arkadaş çevresi ve merak
uyuşturucuya alışma sebeplerinin başında gelmektedir. Bu durum
bize “söyle
arkadaşını söyleyeyim kim olduğunu” sözünün ne kadar doğru
olduğunun ifadesidir. Yine çeşitli adlar altındaki eğlence ve
sorunlar, uyuşturucuya alışma nedenlerinden bazılarını
oluşturmaktadır. Daha fazla söze ne gerek var, tablo her şeyi
açıkça ifade etmektedir.
UYUŞTURUCU KULLANANLARIN
EĞİTİM DÜZEYLERİ. (1997)
EĞİTİM
DÜZEYİ |
SAYISI
|
ORANI(%)
|
EĞİTİMİ
YOK |
119
|
8,9
|
OKUR
YAZAR |
113
|
8,5
|
İLKOKUL
|
725
|
54,3
|
ORTAOKUL
|
176
|
13,2
|
LİSE
|
176
|
13,2
|
YÜKSEK
OKUL |
25
|
1,9
|
TOPLAM
|
1334
|
100,0
|
Görüldüğü gibi uyuşturucu kullananların eğitim düzeyi oldukça
düşük. Yakalanan sanıkların ancak %1,9’u yüksek okul mezunu
olması da bunu göstermektedir. %26,4’nün orta ve lise , %71,7
sinin ilkokul ve aşağı eğitim seviyesinde oldukları görülüyor.
Eğitim seviyesi yükseldikçe insanların uyuşturucu kullanma
oranı da o derece düşmektedir.
1997 YILINDA
UYUŞTURUCUDAN YAKALANANLARIN MADDE CİNSİNE GÖRE
DAĞILIMI DA ŞÖYLE TESPİT EDİLMİŞTİR.
SANIKLARIN MADDE
CİNSİNE GÖRE DAĞILIMI
(1997) |
UYUŞTURUCU
MADDE |
SANIK
SAYISI |
ORANI(%)
|
ESRAR
|
3462
|
65,0
|
EROİN
|
1315
|
24,7
|
KOKAİN
|
171
|
3,2
|
AFYON
|
96
|
1,8
|
BAZMORFİN
|
41
|
0,8
|
UYUŞTURUCU
HAP |
205
|
3,8
|
ASETİK
ANHİDRİT |
38
|
0,7
|
TOPLAM
|
5328
|
100,0
|
Maalesef bugün bir kısım genç içki ve diğer uyuşturucu
maddelerle,içinde bulundukları sıkıntıları hafifletmeye ve
güya unutmaya çalışmaktadırlar. Bu yaş grupları genellikle
uyuşturucuya
BİRA ve
SİGARA ile başlamaktadırlar.
Bira kullananlar daha sonra alkole,alkol kullananlar
uyuşturucuya daha yatkın hale gelmektedirler. Aynı şekilde
sigara kullananlar esrar ve benzeri uyuşturuculara daha
duyarlı hale gelmektedirler. Bu tip insanlar kötü niyetli
kişilerce istismar edilmeye daha elverişli zemin
oluşturmaktadırlar.
Ergenlik dönemi, düşünce,duygu ve fiziksel olarak değişimlerin
olduğu dönemdir. Ergenlik döneminde yaşanan
yalnızlık,insanlarla ilişki kurma güçlüğü,kabullenilmeme
duygusu,çeşitli sıkıntılar,ilgi toplama isteği ve sevgi
ihtiyacı gibi nedenler kişileri uyuşturucu madde kullanımına
itebilmektedir. Bu
maddelere bağımlılık,kişide fiziksel,ruhsal ve sosyal
sorunlara yol açabilen bir rahatsızlıktır. Bu durum kişilerin
en üretken olması gereken döneme rastlamakta ve böylece
ekonomik maliyeti oldukça yüksek olmaktadır.
Bir ülkede gençler arasında uyuşturucu madde alışkanlığının
yayılması demek gelecekte ülkeyi,serseri,vatan ve millet
sevgisinden uzak,milli ve manevi değerlerden mahrum kalmış
insanlara teslim etmek demektir. Bakınız kitabımız KUR’ANI
KERİM
maide
süresinin 90-91. Ayetlerinde bizleri bu konuda nasıl uyarıyor.
”Ey
insanlar! İçki,kumar,putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi
pisliklerdir.
Bunlardan kaçınınki
kurtuluşa eresiniz” diyerek bütün
insanları uyarmaktadır.
Yine peygamberimiz Hz.
Muhammed’in şu hadisi şeriflerine kulak verelim.”İçki bütün kötülüklerin
anasıdır”.”Çoğu sarhoşluk veren şeyin azıda
haramdır”
demek suretiyle insanı uyuşturan bütün maddelerin zararlarına
işaret etmiştir.
Yapılan araştırmalara göre uyuşturucu
kullanımı ülkemizde de yıldan yıla artış göstermekte, gereken
tedbirlerin alınmadığı taktirde bu uyuşturucu belası Türk
gençliğini ve ülkemizi büyük bir felakete sürüklemektedir. Son
zamanlarda sokak ortalarında uyuşturucudan ölen
insanları,dehşetle,ürpererek, televizyonlardan izliyoruz.
Aşağıdaki tablo ülkemizde yıllara göre
uyuşturucudan ölenlerin sayısını açıkça ortaya koymaktadır.
1990
İLE 1998 YILLARI ARASINDA UYUŞTURUCUDAN HAYATINI KAYBEDENLERİN
SAYISI ŞU ŞEKİLDE TESPİT EDİLMİŞTİR.
YILLARA GÖRE
UYUŞTURUCUDAN ÖLENLER |
YIL
|
ÖLENLERİN SAYISI |
1990
|
10 |
1991
|
7 |
1992
|
11 |
1993
|
24 |
1994
|
10 |
1995
|
24 |
1996
|
37 |
1997
|
10 |
1998
|
7 |
Zaman zaman basın ve Televizyonlardan ibretle izliyoruz.
Kimisi bir duvarın dibinde,kimisi sokaklarda, kimisi de
oturduğu evlerde,yanında uyuşturucu madde ve kullanım
araçlarıyla birlikte ölü olarak bulunmakta ve hepimizi bir
insan olarak kahretmektedir.
Bir insan kendi kendini nasıl
katleder bunu anlamak mümkün değildir. Allah herkese akıl
fikir versin diyelim.
İŞTE BİR İBRET
LEVHASI
SONUCUN BÖYLE
OLACAĞINI BİLMELİYDİN!
UYUŞTURUCUNUN İNSAN ÜZERİNDEKİ BAZI OLUMSUZ
ETKİLERİ
1-Beyin Ve Merkezi Sinir Sistemini
Tahrip Eder
2-Delilik,Erken Bunama,Hafıza Kaybı
Ve Felç
3-Depresyon(Fizik Ve Moral Çöküntü)
4-Sayıklama,Saçmalama(Hezeyan)
5-Hayal Görme Ve Hayallerle
Yaşama(Halüsinasyonlar)
6-Ölüm Arzusu Ve
İntiharlar
7-Ani Ölümler
8-Endişe Ve
Korkular
9-Şüpheler,Ters
Yorumlar
10-Zaman Kavramlarında
Çarpıtmalar
11-Erkeklerde
İktidarsızlık
12-Kalp Ve Kan
Düzensizlikleri,Şekil Bozuklukları Ve
Felçler
13-Karaciğer Ve Böbreklerin
İflası
14-Nefes Darlığı,Öksürük Ve Boğulma
Hissi
15-Zehirlenmeler
16-Cinayet,Gasp, Her Türlü Fuhuş
Ve Anarşi
17-Aıds,Frengi,Kanser,Verem Ve Kangren Gibi Amansız Hastalıklar Meydana
Getirirler.
GENÇLERİ UYUŞTURUCUYA İTEN BAZI
SEBEBLER
1-Bilgisizlik
2-Özenti
3-Birayı İçkiden
Saymama
4-Grup
Baskıları
5-Merak
Etme
6-Çevreye Uyma
Gayretkeşliği
7-Kendini İspatlama
Gayreti
8-Genetik Yapının
Maddeye Yatkınlığı
9-Kişilerdeki Manevi
Boşluk
10-Ailevi
Problemler
11-Eğitimdeki
Yetersizlikler
12-Uyuşturucu
Kültürü
13-Dış Güçlerin Ajanları
Ve İşbirlikçilerinin
Hedeflerinin Gençler Olması
14-Kimsesizlik Ve Başı
Boşluk
15-Özel Günlerde
Kullanılan Bira Ve Alkollü İçkiler Gibi
Etkinlikler Gençleri Uyuşturucu
Maddelere Bağımlı Hale Getiren Sebeplerden
Bazılarıdır.
UYUŞTURUCU BAĞIMLISINI
NASIL TANIRIZ?
1-Kişinin ilaçları
saklamaya veya gizlemeye çalışması
2-Cilt üzerinde mor ve
siyah iğne yerlerinin bulunması (kol,el üstü ve
bacaklarda)
3-Damarlar üzerinde su
toplamasını andıran iltihapların
varlığı
4-Uyuşukluk ve devamlı
vücudunu kaşıma eğilimi
5-Gözbebeklerinin büyük
ölçüde değişmesi
6-Kişinin oturup
gözlerini boşluğa dikmesi
7-Şırınga gibi
uyuşturucu aletlerin bulunması
8-Bağımlılara mahsus
argoların kullanılması
9-Kişinin belli
zamanlarda ortadan kaybolma eğilimi
10-Kişinin geliri ile
harcamaları arasındaki dengesizlik
11-Önceden güvenilir
olan bir kişinin cinayet,gasp,hırsızlık, fahişelik v.b
suçlara yönelmesi
12-Madde alma zamanı geldiğinde göz
sulanması,burun akması,ağrı,kaşıntı, esnemeler ve göz
bebeklerinin büyümesi
13-Sinirlilik ve kriz
tutması
14-Cebinde veya eşyaları arasında
çeşitli toz ve benzeri maddelerin
bulunması
UYUŞTURUCU BAĞIMLISINA
YARDIM
Uyuşturucu kullanımının yukarıda saydığımız işaret ve
belirtilerini teşhis ederek,gecikmeden gerekli tedbirlerin
alınması gerekir.
Bunların başında aile,öğretmen ve okul-aile işbirliğinin
sağlanması büyük önem taşımaktadırlar.
Uyuşturucu bağımlıları,tıbbi tedaviye muhtaç olan hastalardır.
Uyuşturucu kullanımı ne kadar erken fark edilirse,bağımlının
kurtulma şansı o kadar yüksektir. Bunun için bağımlının
annesi,babası veya kendisi derhal ilgili uzman doktora veya
kuruma başvurmalıdır. Aksi taktirde uyuşturucunun
yaptıramıyacağı hiçbir kötülük yoktur. Buna örnek şöyle bir
hikaye anlatılır.
Bir mahallede halim,selim,herkese
yardıma koşan,güvenilir,dürüst bir adam vardır. Mahallede bu
adama göz koyan bir kadın,bir gün küçük çocuğuna bu adamı,
evinin çeşmesi bozuk bahanesiyle eve çağırtır. O yardımsever
ve dürüst insan hiçbir art niyet taşımadan kadının evine
gider. Kadın hemen kapıyı arkadan kilitleyerek daha önceden
kurmuş olduğu plan gereğince şöyle der.
-
Kadın: ”Ben
senin olmak istiyorum, onun için çağırttım çocuğa seni” der .
-
Adam: ”şaşkın
şaşkın bu ne demek oluyor,sen utanmıyor musun böyle
konuşmaya,ben bu zamana kadar kimseye hiçbir kötülük
yapmadım,hiç kimsenin ırzına,namusuna,malına, mülküne yan
gözle bile bakmadım,Allah aşkına aç şu kapıyı ben
gideyim” der.
-
Kadın: “eğer
dediklerimi yapmazsan pencereyi açar bağırırım. Seni bütün
mahalleye rezil ederim” diyerek adamı tehdit eder. Kadın
isteklerini şöyle sıralar.
1-“Ya benimle
olacaksın”
2-“Ya şu çocuğu
öldüreceksin”
3-“Yada şu içkiyi içeceksin”
der.
Adamcağız düşünür,taşınır kendi kendine karar verir. Kadına
sahip olsam büyük bir günah işlerim. Çocuğu öldürsem katil
olurum oda büyük bir günah,en iyisi şu içkiyi içip de, şu
kadının elinden kimseye rezil olmadan hem kurtulurum,hem
de zararı sadece kendime olur der.
Adam alır masanın üstündeki içki şişesini lakır lakır içer.
İçer ama adamcağız kendinden geçer. Zil zurna sarhoş olur. O
sarhoş kafayla adam kadına tecavüz eder. Bu sırada çevrede
dolaşan küçük çocuk gözüne ilişir. Eyvah bu çocuk bizi
gördü,başkalarına anlatır diyip çocuğu boğazlayarak öldürür.
Böylece içkiyi içmekle bütün kötülüklerin anasına teslim
olduğunu ayıkınca anlar ama kendine geldiğinde maalesef
yeri,aynı suçlardan hüküm giymiş mahkumların arasıdır
artık.
Uyuşturucuya karşı en etkili tedbir, çocuklara ve gençlere
sevgi ve şefkatla yaklaşmak,milli ve manevi değerlerimizle
onları donatmak,onları kendi öz benliklerinde “UYUŞTURUCUYA HAYIR” diyebilecek bir
irade yapısına kavuşturmakla mümkün olabilir.
UYUŞTURUCU
TEHLİKESİNE KARŞI ALINACAK ÖNLEMLER
Uyuşturucu maddelerden korunmada en önemli görev ailelere
düşmektedir. Aile toplumun temel taşıdır. Bir bakıma aile
yapısı ne ise toplumun yapısı da odur. Anne ve babalar
çocuklarını yakından tanıyıp onların her türlü problemlerini
öğrenip çözüm yolları aramalıdır. Her şeyden önce anne ve
babalar çocuklarına örnek olacak davranışlarda bulunmalı,
çocukların yanında tartışıp kavga etmemeli,onların yanında
boşanmaktan veya ayrılmaktan bahsedilmemelidir. Sağlıklı
çocukların sağlıklı ailelerden yetiştiğini hiçbir zaman
unutmamalıdır. Aile sevgisi ve huzurundan uzak yetişmiş bir
çocuğun ileride birtakım psikolojik ve sosyolojik problemlerle
karşılaşması muhtemeldir.
Anne ve babalar çocuklarının kimlerle arkadaşlık
yaptıklarını,nerelere gidip geldiklerini ve nelerle meşgul
olduklarını çok iyi bilmeleri ve kontrol etmeleri gerekir.
Çocukları harçlıksız bırakmamaları,fakat çok fazla parada
vermemeleri gerekir. Bir atasözümüzde belirtildiği gibi ”az verme hırsız,çok verme arsız
olur” sözü uyarınca çocuklara ihtiyacı kadar para
verilmeli ve harcama alanları da kontroldan uzak
tutulmamalıdır.
Evlerde bira ve diğer içki türleri ikram vasıtası olarak
kullanılmamalı,çocuklara bu tip ikramlarda
bulunulmamalı,onları her türlü uyuşturucu zemini olabilecek
ortamlardan uzak tutmalıdır.
Çocuklara her türlü sevgi ve şefkat gösterilmeli,onların
kendilerine güven duygusunu geliştirmeleri için
desteklenmeli,kişilikli birer insan olarak yetişmeleri için ne
gerekiyorsa yapılmalıdır.
Çocuklara manevi değerlerimiz daha küçük yaşlardan itibaren
çok iyi öğretilmelidir. Çünkü yüzyıllardır milli ve manevi
değerlerimiz bütün bu tehlikelerin panzehiri olmuştur.
Gençlerin aile huzur ve mutluluğunu doyasıya yaşamaları için
her türlü fedakarlıktan kaçılmamalıdır. Onları kendi
istekleriyle, uyuşturucu ve her türlü tehlikeli maddeye karşı
hayır diyebilecek iradeye sahip birer insan olarak yetiştirmek
gerekir.
Böyle bir aile ortamında yetişen çocuklar büyük ölçüde
uyuşturucu alışkanlığından korunmuş,tehlike daha başlamadan
önce kaynağında kurutulmuş olur.
Bu konuda gençlerinde dikkat edeceği bazı hususlardan da
bahsedelim. Gençler gerçek sevgi ve mutluluğu mutlaka kendi
aile yuvalarında aramalıdırlar. Arkadaş seçerken kendilerini
kötü yollara sürükleyebilecek kişilerden uzak tutmalıdırlar.
Ne yazık ki kötü alışkanlığı olmayan gençler,kötü alışkanlığı
olanlar tarafından etkilenmektedir. Halbuki bunun tam tersi
olması gerekir. Kötü alışkanlığı olanlar,olmayanlar
tarafından,bu bataklıktan kurtarılmalıdır.
İçki,uyuşturucu,kumar,şans oyunları,sapıklıklar, fuhuş,evden
kaçma gibi faaliyetlerin tamamını besleyen ve ortaya çıkaran
ortama “uyuşturucu kültürü” adı verilir. Bu kültürün kök
saldığı birahane,bar, pavyon,diskotek,meyhane,kumarhane v.b
yerlerden uzak durmalıdırlar.
Uyuşturucuyla mücadelede canla başla çalışan emniyet
güçlerimize paralel olarak eğitim kurumları,radyo,televizyon
ve yazılı basına da büyük görevler düşmektedir. Bu kurum ve
kuruluşlar alkol, uyuşturucu ve bütün zararlı maddeler
konusunda halkımızı ve geleceğimizin güvencesi olan
gençlerimizi ilmi ve etkili biçimde bilgilendirmelidir. Sık
sık bu konuları ilmi olarak dile getirecek uzmanları
konuşturmalı ve her kesimdeki insanlarımıza gerekli mesajlar
iletilmelidir. Bütün bu kurum ve kuruluşlar koordineli olarak
çalışmalı,faaliyetlerinde birbirleriyle
yardımlaşmalıdırlar.
Gençlere birtakım uyuşturucu tacirlerinin nasıl insanlara
yaklaştıkları,nasıl uyuşturucu pazarı oluşturdukları
anlatılarak aydınlatılmalıdır.
Bunlardan bazılarını şöyle
sıralayabiliriz. Tanınan veya tanınmayan bir kişinin alkolü,
uyuşturucuyu övmesi, acayip şekilde sarılmış sigara ikram
etmesi,hatta bunlardan kendine hediye edebileceğini söylemesi
gibi sözlere kesinlikle aldanılmaması ve böyle kişilerden
hemen uzaklaşılması gerekir.
BİLİNMESİ GEREKEN BAZI
UYARILAR.
1-Vücudunuza giren
1 gram eroinin, beyninizdeki
1 milyon hücreyi
öldürdüğünü;
2-Bütün uyuşturucuların önce
aklı,
sonra
hayatı mahfettiğini;
3-Uyuşturucunun bir nevi
ölüm denemesi
olduğunu;
4-Uyuşturucu bağımlılarının
aıds taşıyıcısı
olduklarını;
5-Uyuşturucuların
ateşli silahlardan daha
tehlikeli olduklarını;
6-Birahanelerin,barların,pavyonların,diskoteklerin
uyuşturucu zemini
olduklarını;
7-Her çeşidi ile uyuşturucuların
birer intihar yolu
olduğunu;
8-Uyuşturucuların insan vücuduna gram
gram girerek zehirlediğini;
9-Trafik kazalarının
%61’ni alkollü sürücülerin
yaptığını;
10-Eşlerini dövenlerin
%70’nin alkollüler olduğunu
;
11-Şiddet olayları ve ırza tecavüz
suçlarının %50’sinin
alkollüler tarafından
işlendiğini;
12-Aile facialarının büyük bir
kısmının nedeninin alkol
olduğunu;
13-“Beni uyuşturursanız sizi nasıl
idare edebilirim?”diyenin“beyin” olduğunu;
14-“1 gram eroin için kimlere
satılmadım ki”; diyenin
uyuşturucu
bağımlısı
olduğunu;
15-Bir defa alkol ve uyuşturucu
almaktan ne çıkar ki; diyenin “alkol ve
uyuşturucu bağımlısı”
olduğunu;
16-Tek sigara bir
paketin,tek kadeh bir
fıçının anahtarı
olduğunu;
17-İnsan vücuduna alkol
koymanın,makine yataklarına kum
koymaya benzediğini;
18-Her türlü rezalet ve
sefaletin, uyuşturucu ve
alkolden geçtiğini;
19-Bütün kötülüklerin anasının “alkol” babasının da“uyuşturucu”
olduğunu;
20-Ölüme yolculuğa “altın vuruş”
dediklerini;
İŞTE (SOKAK ORTASINDA) BİR ALTIN VURUŞ!
21-Trafik işareti DUR!
demeden,
alkolün
nasıl DUR! dediğini;



22-“Seni tanıyorum ve senden nefret
ediyorum” diyenin bilinçli (şuurlu) insanlar
olduğunu;
bilmemiz gerektiğine
inanıyorum.
O zaman ben
diyorum ki Modern insan ve toplumlar alkol ve uyuşturucu
tehlikesine karşı uyanık olmak zorundadırlar. Ülkemizin
PKK’den daha tehlikeli olan alkol ve uyuşturucu tuzağına
düşmemesi için önce biz eğitimcilerin gençlerimize bu yönde
örnek olmamız ve gençlerimizi bu konuda bilgilendirmemiz
gerektiğine inanıyor,sonra gençlerimizin alkol ve uyuşturucu
şebekelerinin oyunlarına gelmemesi,bir defa denemekten ne
çıkar diyerek ilk adımı atmaması,ayrıca gençlerimizin maddi ve
manevi değerlerimizle donanarak,her türlü kötü alışkanlıkları
kendi iradeleriyle reddedebilme yeteneğine kavuşturulması
gerektiğine inanıyorum.
Aydınlık Türkiye için
bütün kişi,kurum ve kuruluşların bu konuda üzerine düşen
görevi yapması ve her türlü fedakarlıktan kaçmaması
gerektiğini diliyorum.
KAYNAKLAR
1-İçişleri bakanlığı kaçakçılık ve
organize suçlarla
mücadele başkanlığı
verileri. (1998 genel
değerlendirmeleri
ANKARA).
2-Türkiye’de gençlik sorunları. Nevzat
YÜKSEL
3-AMATEM yayınları.
4-Türkiye yeşilay cemiyeti
yayınları.
5-Çeşitli basın-yayın
organları.