YAZARLAR

  1 EYLÜL 1 HAZİRAN

        İsmail SARIÇAY                                                                   12.06.2006

e-posta: isaricay@gmail.com                                            

Her yıl mayıs ayı geldiğinde liselerle ilgili aynı şeyleri konuşuyor aynı şeylerden yakınıyoruz.

Her nedense şu ufacık probleme bir türlü çare üretemiyoruz.

Lise son sınıf öğrencileri ÖSS’ye hazırlık için mayıs ayından itibaren izin, rapor ve devamsızlık haklarını kullanarak okula gelmiyorlar.

Sadece son sınıflar olsa beklide okullar boşalmayacak. Bu durumdan yararlanan ikinci sınıflarda aynı yola başvurarak erken tatile çıkmış oluyorlar.

Böylece okullar daha mayısın ortalarında fiili olarak tatil edilmiş oluyor.

Aslında şöyle basit bir ayarlama bu sıkıntıya çare olabilir.

Okullar 1 Eylülde açılıp 1 Haziranda kapatılsın.

ÖSS sınavı da, ya haziranın son haftasına ya da temmuzun ilk haftasına alınırsa belki bu problemler ortadan kalkmış olacak.

Onlarca yıldan beri hep aynı sıkıntıları yaşamaya devam ediyoruz. Bu sıkıntıyı üstelik sadece okullar da yaşamıyor.

Sağlık kurumları da aynı sıkıntılar içerisine giriyor. Sağlık kurumları önünde rapor için her gün onlarca öğrenci kuyruk halinde bekleyerek, sağlık kuruluşlarının yükünü bir hayli artırıyorlar.

Öğretmenlerin ve velilerin çektiği sıkıntılar ise başlı başına bir dert.

Eğer ÖSS sınavıyla okulların kapanması arasında bir ay gibi bir zaman aralığı olursa, öğrencilerin ne rapora ne izne nede devamsızlığa ihtiyaçları kalacaktır.

Çalışmak isteyenlere okulların kapatılmasından sonraki bir aylık süre yeterli olacaktır.

Zaten okullar açık bile olsa haziran ayından itibaren sıcaklıkların bastırması sonucu verimli ders de yapılamamaktadır.

Türkiye şartlarında eğitim ve öğretimin en uygun zaman Aralığı 1 Eylül 1 Haziran arasıdır.

15 Eylül 15 Haziranın ne özelliği var ki uzun yıllardan beri bu zaman diliminde ısrar ediliyor.

YÖK’ÜN YANLIŞ ISRARI

Her yıl YÖK, ÖSS ile ilgili beklenmedik değişiklikler yapıyor. Bu değişikliklerde sınava girecek gençlerimizin kafasını karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor.

Ayrıca Meslek Lisesi çıkışlılara uygulanan adaletsizliklerde hala devam ediyor.

 Bu adaletsizlikler ülkemizde ayrıca teknik eleman sıkıntısı da meydana getirmiştir.

Bu ülkenin çocuklarının önünü hangi nedenlerle ve kim kapatırsa kapatsın, ülkemize en büyük kötülüğü yaptığının farkına varmalıdır.

Değişik bahanelerle getirilen kısıtlamalar hem anayasamıza hem de insan hakları evrensel beyannamesine aykırıdır.

Bakınız Anayasamızın 42.maddesinin birinci paragrafında ne yazıyor.  “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz...”.

İnsan hakları evrensel beyannamesinin ilgili maddesi de şöyle diyor.

“Her kişinin eğitim hakkı vardır. Eğitim parasızdır. Hiç olmazsa ilk ve temel eğitim dönemlerinde böyle olmalıdır. İlk eğitim zorunludur.

Teknik ve mesleki öğretimden herkes yaralanabilmelidir.

 Yüksek öğretim, yeterliliklerine göre herkese tam eşitlikle açık olmalıdır.(md:26)”

 YÖK meslek liseleri aleyhine getirdiği üniversiteye giriş kısıtlamalarını bir an önce kaldırmalı ve bu yanlış ısrarından bir an önce de vazgeçmelidir.

Görüldüğü üzere bu hem anayasamızın, hem de insan hakları evrensel beyannamesinin gereğidir.

İsteyen, puanı tuttuğu takdirde istediği alanda eğitim görebilmeli ve bunu hiç kimse hiçbir bahaneyle engelleyememelidir.

Gençlerimizin önünü kapatmak için bin bir türlü yola başvurulacağına, onların önlerini nasıl açacağımızın yolları konusunda kafa yormanın daha bilimsel olduğunu unutmayalım.

<==Anasayfa