İSMAİL SARIÇAY
E-Posta: isaricay@gmail.com
Bir varmış bir yokmuş. Pireler berber iken, develer tellâl iken, ben ninemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir dul kadının bir deli birde akıllı oğlu varmış.
Deli oğlan keçi çobanlığı yapar, akıllı oğlanda hasta anasına, çiftçilik ve ev işlerine bakarmış.
Bu aile işlerini böylece yürütüp giderlermiş.
Deli oğlan her gün keçileri ağıldan çıkarıp dağlara gütmeye gider, akşamda sayarak tekrar köye getirip ağıla koyarmış.
Akıllı oğlan da her gün yatalak hasta olan anasının karnını doyurur, sıcacık suyla yıkar, temizliğini yapar, ondan sonra evin diğer işlerine bakarmış. Bu durum uzun yıllardan beri böyle devam eder gidermiş.
Bir gün deli oğlan, akıllı oğlana demiş ki, akıllı oğlan akıllı oğlan, bak ben sana ne diyeceğim.
Akıllı oğlan;
Söyle bakalım deli oğlan, ne diyeceksen de demiş.
Deli oğlan başlamış söze.
Bak akıllı oğlan, ben yıllardan beri keçi güde güde, bu keçi çobanlığından bıktım usandım. Haydi işleri değişelim. Birazda sen keçileri güt, bende hem anama bakar hem de çiftçilik ve ev işlerine bakarım demiş.
Akıllı oğlan bir anda ne diyeceğini bilememiş. Eeee diye kekelemeye başlamış. Kafasından hemen şunlar geçmiş. Deli oğlan hasta anama nasıl bakar. Yemeğini nasıl yedirir,banyosunu ve temizliğini nasıl yaptırır. Çiftçilik ve ev işlerinden anlamıyor ki bunları nasıl yürütür diye kafasından düşünceler yıldırım hızıyla geçmeye başlamış.
Akıllı oğlan çaresiz deli oğlanın teklifini düşünmüş düşünmüş sonunda çaresiz kabul edeyim bari demiş kendi kendine. Deli oğlanın ne yapacağı belli olmaz diye kendi kendine mırıldanmış.
Akıllı oğlan titrek bir sesle;
Tamam değişelim deli oğlan demiş. Demiş ama demese ne yapsın. Deli oğlanın ıh deyip mıh demeyeceğini çok iyi biliyormuş.
Bak deli oğlan görevleri değişiyoruz ama, yalnız sana söyleyeceklerim var. Beni iyi dinle demiş.
Anamız bildiğin gibi hasta. Yerinden kalkamıyor ve kendi ihtiyaçlarını kendisi göremiyor. Anama çok iyi bakacaksın. Yemeğini zamanında yedireceksin, her gün ılık suyla tertemiz yıkayıp kurulayacaksın tamam mı demiş.
Deli oğlan;
Tamam akıllı oğlan. Sen ne yapıyorsan bende o işleri yaparım. Anama da senden daha iyi bakarım. Merak etme sen, ben senden daha güzel bakarım demiş.
Ertesi sabah olmuş. Akıllı oğlan keçileri ağıldan çıkarmış dağlara gütmeye gitmiş. Gitmiş ama aklı hep deli oğlanın ne yapıp yapamayacağına takılıymış. Ya bir yanlışlık yaparsa diye söylenip duruyormuş.
Deli oğlan ise sabah kalktıktan sonra annesini yıkamak için bir kazana su koyup ateşte ısıtmaya başlamış. Kazandaki su fokur fokur kaynamış.
Deli oğlan anasının yanına gitmiş. Anacığım karnını doyurmadan önce seni tertemiz yıkayayım. Ondan sonrada güzelce karnını doyurayım demiş.
Kadıncağız itirazsız tamam oğlum sen ne dersen o olsun diye derinden derinden mırıldanmış.
Deli oğlan anasını ağaçtan yapılmış bir oturağa oturtmuş. Ocak üzerinde fokur fokur kaynayan kazandan kovayla aldığı kaynamış suyu, anasının tepesinden aşağıya dökü dökü vermiş.
Çaresiz kadıncağız daha orada kaynamış suda pişerek ölmüş. Kadıncağızın dişleri sırartmış kalmış.
Anasının bu halini gören deli oğlan, anasının gülmeye başladığını sanmış. Özenle kucaklamış anasını, doğru evin yüklüğüne oturtmuş. Arkasına da yastık ve yorganları dayamış. Çarşafları üzerine örtmüş.
Dişleri bembeyaz görünen anasının ağzına kuru yufka parçalarını da yerleştirmiş. Geçmiş anasının karşısına, anam gülüyor diye başlamış gülmeye.
Bu arada akşam olmuş. Akıllı oğlan keçileri güdüp gelmiş ve ağıla doldurmuş. Aşağıdan deli oğlana seslenmiş.
Deli oğlan deli oğlan.
Deli oğlan cevap vermiş.
Söyle akıllı oğlan söyle.
Akıllı oğlan;
Anamın durumu nasıl. Bu gün iyi baktın değil mi? demiş.
Deli oğlan gayet neşeli bir şekilde;
Hiç gülmeyen anam bu gün akşama kadar güldü. Onu yıkadıktan sonra durmadan gülüyor. Hem gülüyor hem de yufka yiyor gel bak akıllı oğlan demiş.
Deli oğlanın bu sözlerini duyan akıllı oğlanın yüreği cız etmiş. Eyvah anama bir şey oldu diye endişelenmeye başlamış.
Hemen koşarak merdiven basamaklarını ikişer üçer çıkmaya başlamış.
Hani anam nerede, nerede diye korku içinde bağırmış.
Deli oğlan, bak bak yüklükte oturuyor, hem de yufka yiyor.
Akıllı oğlan anasını görür görmez durumu hemen fark etmiş. Avazının çıktığı kadar bağırarak, “yaktın anamı, yaktın anamı, öldürdün anamı” deli oğlan diye haykırmış.
Ama ne çare ki o biricik anaları çoktan ölmüş.
İki oğlan oturup konuşmuşlar ve demişler ki, anamıza güzel bir mezar kazıp gömelim.
Gömecekler ama bu defa kefen yok.
Akıllı oğlan demiş ki;
Bak deli oğlan, ben şehre gidip kefen bezi alıp geleyim. Sen de anamızın mezarını evimizin yanına kaza koy. Kefenleyip gömeriz demiş.
Hemen deli oğlan atılmış. Akıllı oğlan, akıllı oğlan ben kefen almaya gideyim sen mezarı kaz demiş.
Çaresiz akıllı oğlan deli oğlanın dediğini kabul etmiş.
Akıllı oğlan mezarı kaza dursun deli oğlan şehrin yolunu tutmuş.
Mezar kazılmış bekleyedursun deli oğlan bir türlü gelmemiş.
Meğer deli oğlan şehirden kefeni almış gelirken, sallanan çalı ve pıynar ağaçlarını görmüş.
Deli oğlan sallanan ağaçların üşüdüğünü düşünerek, elindeki kefeni parça parça bölerek bütün ormandaki ağaçları örtmeye başlamış.
Akıllı oğlan geç kalan deli oğlana bakmak için, evlerinin yanındaki tepeye çıkmış. Birde ne görsün. Deli oğlan elinde bez parçaları ağaçtan ağaca dolaşıyor.
Akıllı oğlan koşarak deli oğlanın yanına gitmiş.
Ne yapıyorsun sen deli oğlan dediğinde;
Deli oğlan;
Baksana akıllı oğlan, bak bu ağaçlar ha bire sallanıyor. Yazık bu ağaçların hepsi üşüyor. Onlar üşümesin diye örtüyorum demiş.
Akıllı oğlan;
Ormanlar üşümez. Onlar rüzgardan sallanıyor. Çabuk topla o örttüklerini. Anamızın cenazesi hala açıkta bekliyor demiş.
Deli oğlan hemen koşarak bütün ormanlardaki bezleri toplamış. Koşarak eve gelmişler. Parçalanmış kefenleri tekrar dikerek birleştirmişler. Analarını kefenleyip gömmüşler.
Analarını gömüp geldikten sonra deli oğlanla akıllı oğlan oturup konuşurken, deli oğlan demiş ki;
Bak akıllı oğlan artık anamız gülerek öbür dünyaya gitti. Keçiler de anamındı. Onları aramızda paylaşalım.
Akıllı oğlan, ne kadar zamanı değil dediyse de, deli oğlan dediğinden ileri gitmiyormuş. Çaresiz kabul etmiş .
Ancak deli oğlanın bir şartı daha varmış.
Deli oğlan akıllı oğlana demiş ki;
Bak akıllı oğlan, önce yeni bir ağıl yapacağız. Böylece iki tane ağılımız olmuş olacak. Yalnız yeni ağıl benim, eski ağıl senin olacak. Ondan sonrada keçileri dağdan getirip ağıllara sürüvereceğiz. Keçilerin ne kadarı yeni ağıla girerse o keçiler benim, eski ağıla girenlerde senin olacak tamam mı demiş.
Akıllı oğlan yine çaresiz tamam demiş.
Ertesi gün keçileri akşama kadar ikisi beraber güdüp gelmişler. Köye gelince keçileri kendi halinde ağıllara bırakıvermişler.
Keçilerin tamamı uzun zamandan beri girdikleri eski ağıla doluşmuşlar. Arkadan gelen deli bir çepiç yolunu şaşırarak yeni ağıla dalmış.
Deli oğlan hemen bağırmaya başlamış.
Tamam tamam, en iyi ve akıllı keçi, benim oldu benim oldu.
Ben ne yapayım akılsız keçileri.
Yeni ağılı bile bilmiyorlar diye avazı çıktığınca bağıra bağra sevincinden çatlamış oracıkta ölüvermiş.
Böylece masalımız da burada bitti.