GÜCÜK TİLKİ
İSMAİL SARIÇAY
E-Posta: isaricay@gmail.com
Bir varmış bir yokmuş. Pireler berber iken, develer tellâl iken, ben ninemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir Gücük tilki varmış.
Gücük tilki ne zaman diğer tilkilerin yanına gitse herkes onunla alay eder, kahkahalarla gülerlermiş.
Gücük tilkinin kısacık kuyruğuna bakıp bakıp, alaylı alaylı ona laf söyleyip, kendilerince eğlenirlermiş.
Bu durum gücük tilkinin çok zoruna gidermiş. Gidermiş ama bir şey de yapamazmış.
Bir gün yine diğer bütün tilkiler, gücük tilkiyle alay edip kahkahalarla gülmüşler.
Bu defa gücük tilkiye bir cesaret gelmiş.
Gücük Tilki, demiş ki kendi kendine. Şu arkadaşlarımı bir uyarayım. Artık bunların alay etmelerine daha fazla dayanamayacağım.
Diğer Tilkiler alaylı alaylı yine gülerlerken;
Gücük tilki;
Arkadaşlar hele beni bir dinleyin. Bakın size ne söyleyeceğim size demiş.
Gücük Tilki başlamış konuşmaya.
Arkadaşlar bakın ben böyle, kendim gücük olmadım. Allah beni böyle küçücük kuyrukla yaratmış.
Demek ki yaratan, beni yaratırken böyle münasip görmüş. Sizi de, sizin gibi uzun kuyruklu münasip görmüş.
Benim sizin gibi uzun kuyruklu olmamam alay edilmemi gerektirmez. Ben sizi, olduğunuz gibi kabul etmeliyim, siz de beni olduğum gibi kabul etmelisiniz.
Böylece hem bir birimizi rencide etmemiş oluruz. Hem de kardeş kardeş bir arada yaşamamız, zarar görmemiş olur.
Başkalarını aşağılamak, alay etmek, onları kendimizden küçük görmek, sadece kendimizi küçültür.
Gelin bu alaycı davranışlardan vazgeçin. Kardeş kardeş mutluluk içinde birlikte yaşayıp gidelim.
Hani büyüklerimizden işittiğimiz bir söz vardır. “Gülme komşuna gelir başına” diye demiş.
Gücük Tilki daha sözünü bitirir bitirmez, bir kahkaha tufanı daha kopmuş. Gücük tilki, gücük tilki, bunlar mıydı senin söyleyeceklerin. Biz sana yıllardır gülüyoruz. Eğer başımıza gelecek olsaydı şimdi hepimiz senin gibi gücük tilki olurduk. Hani bak bakalım senden başka gücük tilki var mı demişler.
Bu sözler gücük tilkinin o kadar zoruna gitmiş, o kadar zoruna gitmiş ki, kahrından ölecek hale gelmiş.
Gücük tilki, çaresizlik içinde, kendi kendine, ben bunların alaylarından, aşağılamalarından nasıl kurtulurum diye günlerce düşünmüş taşınmış. Avlanmaya bile gitmemiş.
Derken aklına bir fikir gelmiş. Bunlara öyle bir oyun oynamalıyım ki, hepsi benim gibi kuyruksuz kalsın, gücük olsun demiş.
Yakınlarda bir üzüm bağı varmış. Gücük tilki daha öncelerden bu bağın bekçisiyle, tanışıp arkadaş olmuşlarmış.
Gücük tilkinin aklına hemen bu bağın bekçisi olan arkadaşı gelmiş.
Kimseye görünmeden hemen üzüm bağının bekçisinin yanına gitmiş.
Selâmünaleyküm bekçi kardeş demiş.
Bekçi de, aleykümselam hoş geldin tilki kardeş. Hayırdır inşallah demiş.
Gücük tilki, bekçiye derdini uzun uzun anlatmaya başlamış.
Demiş ki;
Bak bekçi kardeş, diğer tilkiler beni canımdan bezdirdiler. Benim kuyruğum kısa olduğu için benimle devamlı alay ediyorlar. Gücük tilki gücük tilki diyerek devamlı bana gülüyorlar.
Benim bu alaylardan kurtulmam için senin yardımına ihtiyacım var. Eğer bana bu konuda yardım edersen çok sevinirim demiş.
Bekçi;
Peki tilki kardeş senin için ne yapabilirim demiş.
Gücük tilki;
Bekçi kardeş şimdi beni iyi dinle. Sen bana önce güzel salkımlardan birkaç tane vereceksin. Bunları ben diğer tilkilerin yanına götürüp tattıracağım. Üzümlerin tadı onların damaklarında kalacak. Ondan sonra onlar benden devamını isteyecekler. Ben de o zaman onlara diyeceğim ki,
Arkadaşlar size öyle bir ziyafet çekeceğim ki aklınız hayaliniz duracak. Eğer kabul ederseniz sizi bildiğim bu üzüm bağına götüreceğim. Üzümleri o kadar güzel olmuş ki, görünce bayılacaksınız. Bana çok teşekkür edeceksiniz.
Yalnız üzümlerin hepsini bir defada bitirmeyeceğiz. Herkese birer kök bağ vereceğim. Sadece onun üzümlerini yiyeceksiniz. Başkasına dokunmayacaksınız.
Ben de siz üzüm yerken sizi korumak için nöbet tutacağım. Eğer bekçi gelecek olursa size bekçi geliyor diye bağıracağım. O zaman herkes kaçsın diyeceğim demiş.
Bekçi, Gücük tilkinin bu teklifini kabul etmiş.
Gücük tilki bekçiden, ermiş üzüm salkımlarından küçük bir sepete doldurarak diğer tilkilerin yanına gitmiş.
Gücük tilki elinde sepet diğer tilkilerin yanına varırken yine alay etmeye ve gülmeye başlamışlar. Gücük tilki yanlarına varınca elindeki sepette bulunan üzümleri görünce hepsi gülmeyi kesmiş, gözlerini üzümlere dikmişler.
Gücük tilki, Gücük tilki onlar ne öyle? Diye sormuşlar.
Gücük tilki;
Size üzüm getirdim arkadaşlar afiyetle yiyin demiş.
Birer cıngıl hepsine dağıtmış. Üzümlerin tadına bakan bütün tilkiler, Gücük tilkiye nereden aldın bunları çabuk söyle. Bizi oraya götür de, doya doya üzüm yiyelim demişler.
Gücük tilki;
Arkadaşlar sizi götürürüm ama bir şartım var demiş.
Koro halinde bütün tilkiler bağırmış. Hele söyle şu şartını.
Gücük tilki başlamış konuşmaya.
Bakın şimdi ben sizi bu bağa götürüp bıraksam bütün üzümleri bitirirsiniz. O zaman bağ sahibine yiyecek üzüm kalmaz. Bağ bekçisini kendimize düşman ederiz.
Onun için eğer üzüm yemek istiyorsanız şöyle yapacağız. Sizlerin her birinizin kuyruğundan bir üzüm bağının kütüğüne bağlayacağım. Siz sadece o bağlı olduğunuz kütüğün üzümlerini yiyeceksiniz. Sonra sizler doyunca, bağlı olduğunuz bağ kütüklerinden sizleri çözeceğim. Şarkı türkü söyleye söyleye inlerimize gideceğiz.
Bu şartlarımı kabul ederseniz hepinizi üzüm yemeye götürürüm. Siz üzüm yerken ben de nöbetçi olurum.
Eğer bekçi filan gelirse, size, bekçi geliyor diye bağırırım, o zaman hepiniz kaçarsınız demiş.
Üzümlerin tadına doyamayan diğer tilkiler hiç düşünmeden bu teklifi kabul etmişler.
Gücük tilki diğer tilkileri bağlamak için almış ipleri eline, haydi beni takip edin diyerek tutmuşlar üzüm bağının yolunu.
Varmışlar üzüm bağına. Gücük tilki, hepsini birer birer üzüm kütüklerine dağıtarak, kuyruklarından sağlam bir şekilde kütüklere bağlamış. Yalnız tilkinin birini de yanlışlıkla bir soğan sapına bağlamış.
Bütün tilkiler başlamış üzümleri yemeye.
Gücük tilki hemen koşarak bekçinin yanına gitmiş. Bekçi kardeş bekçi kardeş bütün tilkileri kütüklere bağladım. Şimdi ben bekçi geliyor kaçın dediğimde havaya bir el silah at.
O zaman göreceksin ki, bütün tilkiler korkudan can havliyle kuyruklarını koparıp kaçacaklar. Dolayısıyla hepsi de bana benzeyecekler. Böylece benimle bir daha alay edemeyecekler demiş.
Hemen planı uygulamaya koymuşlar.
Gücük tilki koşarak bağın yanına varmış. Başlamış “kaçın bekçi geliyor, kaçın bekçi geliyor” diye bağırmaya.
Bekçi de tam o anda havaya bir el ateş etmiş.
Silah sesini duyan bütün tilkiler kuyruğunu koparıp kaçmaya başlamış. Fakat soğana bağlı tilki, kaçarken soğan kökünden çıkmış. Tilki koştukça soğan tilkinin kafasına vuruyormuş. Soğan tilkinin kafasına vurdukça, bekçinin sopayla vurduğunu zanneden tilki, “bekçi dayı ben yapmadım gücük tilki yaptı, ben yapmadım gücük tilki yaptı” diye ha bire bağırıyormuş. Sonra bu soğanlı tilki, bağıra bağıra korkudan yolda çatlayarak ölmüş.
Diğer tilkiler birçok dağı aştıktan sonra, bir ormanda bir araya gelip toplanmışlar.
Hepsi bir birine bakıp başlarını yere eğiyorlarmış. Çünkü hepsi artık gücük tilki olmuşlar.
İçlerinden gün görmüş bir tilki demiş ki;
Ee tilki kardeşler ne demişler. “Gülme komşuna gelir başına.”
İşte gücük tilkiyle alay ettik, küçük gördük, geldi başımıza demiş.
Böylece masalımız da burada bitti.