SAHTESİ DE GERÇEĞİ DE İYİ NİYET İÇERMİYOR

 İSMAİL SARIÇAY

E-Posta: isaricay@gmail.com    

Ergenekon sanığı avukat Serdar Öztürk’ün bürosunda bir belge bulunuyor.

Belgeyi Taraf gazetesi “AKP ve Güleni bitirme planı” olarak manşet yaptı.

Belge Türkiye’yi ayağa kaldırmaya yetti.

Bu belgede yazılanlar demokrasiye komplo olarak nitelendirildi.

Belgenin içeriğini okuyunca ürpermemek mümkün değil.

Adı geçen belgede halkı birbirine düşürmek için ne gerekiyorsa var.

Belgede hangi komploların kurulacağı tek tek anlatılmış.

Suçsuz insanların nasıl suçlu hale getirileceği sayılmış dökülmüş.

Sahte şeyhler üzerinden operasyonlar yapılacağı bile eksik bırakılmamış.

Bu vahim durum karşısında halkın bütün kesimleri haklı olarak ayağa kalktı.

Belgede geçenleri görünce bırakın bunların uygulanmasını sözü bile dehşet verici.

Belge sahte veya gerçek bir muvazzaf askerin imzasını taşıyor.

İşin vahametini artıran da galiba bu.

Türk milleti askerine gözünün bebeği değerinde bakar.

Askeri, ordusu söz konusu olduğunda akan sular durur.

Çünkü asker ocağını peygamber ocağı olarak kabul eder.

Belge yayınlanır yayınlanmaz hükümet ve Genelkurmay tarafından derhal takibe alındı.

Genelkurmay başkanımız Sayın Başbuğ bu tip darbe yanlılarının içlerinde kesinlikle barınamayacağını açık bir şekilde dile getirdi.

Halkımıza bu konuda güvence verdi.

Soruşturmalar başlatıldı.

Basında da bu arada belge sahte ve gerçek tartışmaları sürüp gidiyor.

Aslında bu belge sahte de olsa, gerçek de olsa oldukça düşündürücü.

Sahtesi de gerçeği de iyi niyet eseri olamaz.

Belge sahte ise amaçlanan nedir?

Ordumuzu halkımızın gözünden düşürmeye yönelik bir tezgâh mıdır?

Halkımızı ordumuzla karşı karşıya getirmeye yönelik bir tuzak mıdır?

Hükümetle ordu arasını bozmaya yönelik kirli bir plan mıdır?

Hem orduyu hem de hükümeti yıpratmaya yönelik bir komplo mudur?

Ülkemizi kavgaya sürükleyerek önünün kesilmeye çalışılması mıdır?

Türkiye üzerinde oynanan oyunların bir parçası mıdır vb. sorular akla geliyor.

Belgenin gerçek olması halinde ise;

21.yüzyılda hala bu tip demokrasi dışı davranışlara takılı kalanlar mı var?

İnsan hak ve hürriyetleri bu kadar ucuz mu?

Halkımızın canını, malını, güvenliğini, namusunu emanet ettiği insanlara güvenemeyecek mi?

3.dünya ülkelerine mahsus özelliklerden hala kurtulamadık mı vb. sorular zihinlere takılmaz mı?

Kısacası her iki durumda da sonuç tek kelimeyle vahim.

Bu tip plan, proje ve tartışmalara harcayacağımız enerjimizi ülkemizin kalkınması ve gelişmesi için harcamamız daha mantıklı olsa gerek.

Dünyanın gittiği yönün tersine hareket etmek kimseye bir şey kazandırmayacaktır.

Enerjimizi birbirimizle kavgaya harcayacağımıza dünya ile her alanda rekabete harcamak daha akıllıca olacaktır.

Halkımızı birbiriyle kaynaştırmak için plan ve projeler üretmek varken böyle iyi niyetten uzak projeler ülkemizin bekası için büyük tehlikeler içeriyor.

Evet, bu tip ayrıştırıcı, çatıştırıcı belgeler gerçek de olsa, sahte de olsa, halkımıza karşı yapılan en büyük saygısızlıktır.

Türk halkı bunları hak etmiyor.

 22.6.2009